Haymana'nın Gizli Kahramanı: Kara Fatma'nın Destanı

Sakarya Meydan Muharebesi, Türk milletinin kaderini belirleyen büyük bir ölüm kalım savaşıydı. Herkesin gözünü cephedeki kahraman askerlere çevirdiği o günlerde, cephe gerisinde de isimsiz kahramanlar vardı. İşte onlardan biri, adını sessizce tarih sayfalarına yazdıran Tabaklı Köyü'nden Kara Fatma idi.

Yunan askerleri Tabaklı Köyü'ne geldiğinde, Kara Fatma köyün kadınlarını toplamış, onların olası bir tecavüze maruz kalmaması için, hem onların hem de kendi yüzüne kara çalarak düşmanın dikkatinden kaçmayı başarmıştı. Bu kara izler, onların hem kamuflajı hem de kararlılığının birer nişanesi olmuştu. Erkekler cephede can verirken, Kara Fatma ve köyün cesur kadınları da boş durmadı.

Kara Fatma'nın köy meydanında yaptığı o unutulmaz konuşma, herkesin hafızasına kazındı:

"Erkeklerimiz cephede kan dökerken bizler burada boş duramayız! Toprağı nasıl işlediysek, vatanı da öyle savunacağız. Şimdi, her birimiz bir asker kadar cesur olmalı, Sakarya'ya erzak ve mühimmat taşımalıyız!"

Bu sözler, köyün kadınlarında adeta bir ateş yaktı. Ellerinde ne varsa toparladılar. Un, bulgur, yağ, kumaş... Sırtlarında ise sadece yiyecek değil, umut taşıyorlardı. Kara Fatma önderliğinde, mühimmat ve erzak, zorlu yollar aşarak cepheye ulaştırıldı. Kimi zaman ayakları çıplak, kimi zaman aç susuz, ama her daim dimdik yürüdüler.

Kara Fatma'nın cesareti, Sakarya'nın sessiz direnişini güçlendiren görünmez bir kalkan oldu. O, sadece erzak taşımadı; Türk milletinin azmini, inancını ve direncini de cepheye taşıdı.

Bugün Tabaklı Köyü'nde, Kara Fatma'nın mezarı hâlâ duruyor. Mezarı başında dalgalanan rüzgâr, sanki hâlâ onun cesur sesini taşıyor:

"Vatan toprağı kutsaldır, savunmak hepimizin görevidir!"

Kara Fatma, ismi tarih kitaplarına büyük puntolarla yazılmamış olsa da, Haymana'nın ve Türk milletinin gönlünde ebediyen yaşamaya devam ediyor.